Ataerkilled Ankara’da İzleyici ile Buluştu!

AtaerkilledAlan D1BAlan D2BAlan D2CAlan D3ALise DefteriOK BoomerThe Conservative Way

Kavramsal/protest sanatçı ve yazar Erhan Us’un on birinci kişisel sergisi Ataerkilled, 10-13 Mart 2022 tarihleri arasında Art Ankara 8. Çağdaş Sanat Fuarı’nda izleyici ile buluştu. Toplumsal cinsiyet rollerinin öldürücü alışkanlıklara dönüşmesini 20’ye yakın yerleştirme ve resim ile eleştiren Us’un mini sergisi, ATO Congresium Ankara’da bir kez daha ziyarete açıldı. Ataerkilled, Us’un Şubat 2022’de on ikinci sergisi olarak hazırladığı Tanrı Simülasyonu NFT koleksiyonundan önce, 25 Kasım-31 Aralık 2021 tarihlerinde Uniq Expo İstanbul’da sanatseverlerin beğenisine sunulmuştu.

Toplumsal cinsiyet eşitliği, muhafazakâr yapının bedene tahakkümü, fırsat eşitsizliği, ayrımcılık, dayatılan güzellik kavramı, cinsel suçlar, metalaşma, moda-istismar gibi konuları merkezine alan sergi, Us’un geçen yıllarda Tokyo Metropolitan Müzesi, Londra, Miami, Roma, Sydney, Rahmi M. Koç Müzesi, SaatchiArt gibi 5 kıta, 26 ülke ve birçok şehirde sergilenmiş yapıtlarından oluşmuştu.

Toplum denilen o tanımsız şeyin travmalara çektiği yara bantlarını ve körlüklerini birer göz bandı yapıp taktığı bizlerin, tarihte yalnız ve ancak şekil değiştiren ‘tatlı hatıralar’ a birer şeker daha atıp içerken, şiddetin tekrar üretildiği aklımızdan bile geçmeyen bu iğrenç şekilciliğin dağınıklığı arasında kadın, erkek, meta, dualite sonunda yersiz bir kimliksizleşme.

‘Süs’leştirilip yaşamı eve sıkıştırılan, işinde üzerine cam tavanlar atılan, muhafazakârlaşmanın kutsallarla paketlediği, anahtar kimliği anneleştirilen, moda istismarıyla hızlı tüketim öğesi yapılan kadın modelleri ve yanında bazı anlamsız beden mecburiyetleri.

Ataerkil içerikten vazgeçmeyen ve hiçbir zaman da ‘hakimiyetini’ teslim etmemek planlarıyla vazgeçmeyecek inanç sistemleri bin yıllardır bireyin vücut bütünlüğüne tahakküm arzusunda. Türümüz aydınlanma davalarının sonunda yine dogmaya, geleneklere, inançlara sığındı. Sistemin zihne işlediği ‘normalleştirme’ suça zemin yaratırken; haksız tahrik, iyi hâl, ceza indirimleri, duygusal bahanelere sarılmış cinayetler, kapatılmış soruşturmalar, sağlanmayan koruma, sınırlarını bilmeyen birey hazırladı olay mahallini. Gelenekler ve dedikodu ile kişiyi sınırlarken toplum, düzeni ifşa edenler erkek ‘otoriteler’ ya da ataerkil kadınlar tarafından susturuldu.

Toplumun refleks göstermediği kız isteme, kırmızı kuşak, tanımlanmış oyuncak ritüelleri, naz yapan, prensesleştirilen, evlilik amacı yüklenen, erkeğe itaatkâr cici kız kodları ve sayısız benzeri; kadın mücadelesi ve kazanımlarını görmezden yine gelme eğiliminde. Belirlenmiş rollerden-dayatmalardan kurtulmanın, toplumsal cinsiyet eşitliğinin, feminizmin-güçlü kadın duruşunun önünde bugün en büyük engel; medyanın reytingler, tiraj ve onaylanmak; erkek ile ataerkil kadının da ‘uyum veya emir’ uğruna, devam ettirdiği geleneksel toplumsal cinsiyet rolleri olmuştur.