Text: Derya Ocean
Oleg Savunov, a seasoned photographer and visual artist, delves into the profound realms of visual investigation within the realm of photography. His explorations are intricately woven with philosophical and existential concepts, weaving a complex tapestry that transcends the limitations of spoken and written language. Through his lens, Savunov unravels the intricate threads of history, revealing how the past molds the present, all while probing the extraordinary potential of a multi-layered visual narrative.
Tecrübeli bir fotoğrafçı ve görsel sanatçı olan Oleg Savunov, fotoğraf alanındaki görsel araştırmanın derin alanlarını araştırıyor. Keşifleri felsefi ve varoluşsal kavramlarla karmaşık bir şekilde örülmüş, sözlü ve yazılı dilin sınırlarını aşan karmaşık bir doku örmüştür. Savunov, kendi objektifi aracılığıyla tarihin karmaşık bağlarını çözüyor, geçmişin bugünü nasıl şekillendirdiğini açığa çıkarıyor ve aynı zamanda çok katmanlı bir görsel anlatının olağanüstü potansiyelini araştırıyor.
In the year 2022, Savunov unveiled a masterpiece entitled “Self-Enclosed.” A colossal pigment print, measuring 183×106 cm, on translucent film, this creation beckons us to journey through the perceptual boundaries that enclose and define our understanding of the natural world.
“Self-Enclosed” transcends mere visual artistry; it encapsulates the complex relationship between humanity and the environment, offering a thought-provoking exploration of land use in Russia. Savunov’s canvas is characterized by a seemingly open and unbounded landscape—a natural playground accessible to all. This perception of nature as a national treasure harks back to the enduring legacy of the Soviet era. Yet, it is the artist’s focus on California’s landscape that captivates our senses.
2022 yılında Savunov, “Kendi Kendine Kapalı” başlıklı bir başyapıtı ortaya çıkardı. Yarı saydam film üzerine 183×106 cm boyutlarında devasa bir pigment baskı olan bu yaratım, bizi doğal dünyaya dair anlayışımızı çevreleyen ve tanımlayan algısal sınırlar boyunca yolculuğa davet ediyor.
“Kendine Kapalı” salt görsel sanatın ötesine geçer; insanlık ve çevre arasındaki karmaşık ilişkiyi özetliyor ve Rusya’daki arazi kullanımına dair düşündürücü bir araştırma sunuyor. Savunov’un tuvali, görünüşte açık ve sınırsız bir manzarayla, herkesin erişebileceği doğal bir oyun alanıyla karakterize ediliyor. Doğanın ulusal bir hazine olduğu yönündeki bu algı, Sovyet döneminin kalıcı mirasına gönderme yapıyor. Ancak duyularımızı cezbeden şey, sanatçının Kaliforniya manzarasına odaklanmasıdır.
“Self-Enclosed”, 2022, 183×106 cm, pigment print on translucent film
“Kendinden Kapalı”, 2022, 183×106 cm, yarı saydam film üzerine pigment baskı
Savunov’s lens captures these chain-link enclosures, rendering them in stark contrast to their natural surroundings through digital manipulation. In doing so, he accentuates their absurdity and senselessness within the context of nature, prompting us to reconsider their significance in our world. This exploration is not limited to the realm of photography; it extends into the realm of sculptural art. A sculpture cube, adorned with a stark “NO TRESPASSING” vinyl sticker, forms part of the installation displayed at the prestigious Coulter Gallery at Stanford.
Savunov’un merceği bu zincir bağlantılı muhafazaları yakalıyor ve dijital manipülasyon yoluyla onları doğal çevreleriyle tam bir tezat oluşturuyor. Bunu yaparken bunların doğa bağlamındaki saçmalığını ve anlamsızlığını vurguluyor ve bizi bunların dünyamızdaki önemini yeniden düşünmeye sevk ediyor. Bu keşif sadece fotoğraf alanıyla sınırlı değil; heykel sanatı alanına kadar uzanır. Stanford’daki prestijli Coulter Galerisi’nde sergilenen enstalasyonun bir parçasını, çarpıcı bir “GİRİŞ YOK” vinil çıkartmasıyla süslenmiş bir heykel küpü oluşturuyor.
The photographs, imprinted on translucent film, are suspended using bracelets from the very chain-link fences that they depict, creating an illusion of an infinite number of boundaries that seem to overlap and blend seamlessly within the confines of the gallery. Savunov’s work transcends mere representation; it is an artistic expedition into the symbolic and functional importance of chain-link fencing, particularly in the Californian landscape.
Yarı saydam film üzerine basılan fotoğraflar, tasvir ettikleri zincir bağlantılı çitlerden bilezikler kullanılarak asılıyor ve galerinin sınırları içinde kusursuz bir şekilde üst üste biniyor ve karışıyormuş gibi görünen sonsuz sayıda sınır yanılsaması yaratılıyor. Savunov’un çalışması salt temsilin ötesine geçiyor; özellikle Kaliforniya manzarasında zincir bağlantılı çitlerin sembolik ve işlevsel önemine dair sanatsal bir keşiftir.
But it does not stop there. “Self-Enclosed” is a profound meditation on the relationship between humanity and the natural environment. It casts a discerning eye on the profound impact of human presence on nature and underscores the role of art in both challenging and illuminating these intricate interactions.
Ancak burada bitmiyor. “Kendine Kapalı” insanlık ve doğal çevre arasındaki ilişki üzerine derin bir meditasyondur. İnsan varlığının doğa üzerindeki derin etkisine keskin bir bakış atıyor ve sanatın bu karmaşık etkileşimleri hem zorlayıcı hem de aydınlatıcı rolünün altını çiziyor.
Oleg Savunov’s “Self-Enclosed” is a testament to his artistic brilliance and his deep-seated commitment to introspection and exploration. In a world defined by the ever-evolving relationship between humanity and nature, this masterwork beckons us to peer beyond the boundaries we impose and, for a moment, see the world anew, as if through the eyes of an artist. In doing so, we may better understand the delicate interplay between our human existence and the boundless, yet fragile, beauty of our natural world.
Oleg Savunov’un “Kendine Kapalı” adlı eseri, onun sanatsal dehasının ve iç gözlem ve keşfetme konusundaki köklü bağlılığının bir kanıtıdır. İnsanlık ve doğa arasındaki sürekli gelişen ilişkinin tanımladığı bir dünyada, bu şaheser, bizi, dayattığımız sınırların ötesine bakmaya ve bir an için, sanki bir sanatçının gözünden dünyayı yeniden görmeye çağırıyor. Bunu yaparak, insan varlığımız ile doğal dünyamızın sınırsız ama kırılgan güzelliği arasındaki hassas etkileşimi daha iyi anlayabiliriz.