Bir 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nü daha Pandemi gölgesinde geçirirken İzmir Tiyatro camiasından, İzmir Bağımsız Tiyatrolar İnsiyatifi, Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosu, Tiyatro Terminal, Tiyatro Kalemi ve Tiyatro Salt ile 3 soruluk kısa bir röportaj yaptık. Keyifli okumalar. İyi ki tiyatro var, yaşasın tiyatro.
BORNOVA BELEDİYESİ ŞEHİR TİYATROSU

Onur ERDOĞAN, Genel Sanat Yönetmeni
Bir yıldan uzun süredir perdeler kapalı, bu zorlu süreç içerisinde neler yaptınız?
Onur ERDOĞAN, Genel Sanat Yönetmeni:
“Radyo-yu Hümayun” oyunumuzun prömiyerini daha yeni yaptığımız, henüz 5 kez seyirciyle buluştuğumuz bir dönemde ve 27 Mart hazırlıkları yaparken yaşadık ilk şoku. Bir anda tiyatroların, okulların, her yerin kapanması önce bir şaşkınlık yarattı bizim için. Provalarına başladığımız kursiyer oyunlarımızın, ana kadro çocuk ve yetişkin oyunlarımızın durumunun ne olacağını, tekrar ne zaman başlayabileceğimizi konuşurken, sosyal hayatın git gide ortadan kalkması, bizim bu işin sandığımız kadar kolay sönümlenmeyeceğini anlamamızı sağladı. Uzaktan eğitimler, eski oyunlarımızın sosyal medyada yayınlanması gibi yollarla 2019-2020 sezonunu bir şekilde tamamladık. Yaz aylarının gelmesi ve kısmen rahatlamanın etkisiyle oyunumuzu yeniden, bu defa açıkhavada sahnelemeye devam ettik. Özellikle saat 21.00’den sonra ve haftasonları olan kısıtlamalar, bizim pandemi kurallarına uygun bir biçimde dahi olsa perdelerimizi açmamıza engel oldu. Bu yüzden de 2020-2021 sezonunu uzaktan eğitimlerle geçirmek durumunda kaldık.
Fiziksel olarak seyirciyle ya da kursiyerlerimizle yüz yüze gelemesek de, sanatçının kafası hiç durmaz. Hayaller kurmaya, oyunlarla ilgili olarak çalışmaya, beyin fırtınaları yapmaya devam ettik. Bunun sonuçlarını sahneler açılır açılmaz göreceksiniz diye umuyoruz.
Pandemi ile beraber Dijital gösterimler yaygınlaştı. Bu konuda çalışmalarınız var mı? Tiyatronun dijital ortamda gösterimi hakkında düşünceleriniz neler? Bu durumdan dolayı fiziksel izleyiciden bir kopma olacak mı?
Onur ERDOĞAN, Genel Sanat Yönetmeni:
Tiyatroyu tiyatro yapan şey, canlı olarak seyirciyle oyuncunun etkileşim içinde bulunması ve aynı zamanda aynı mekanda bu etkileşimi yeniden yaratmasıdır. Bu yüzden de dijitalleşme durumundan olabildiğince uzak kalmaya çalıştık. Çünkü o başka bir mecra. Başka doğruları, başka anlatım biçimleri, başka beklenti yaratma durumu var. Tiyatro oyunlarının çekilme biçimleri, biraz da arşiv oluşturma amaçlı oluyor. Biz de bu açıdan değerlendirerek, pandeminin başlangıcında profesyonel çekimli ve kurgulu olan oyunlarımızı seyircilerimizle dijital olarak paylaşma kararı aldık. Ancak bu bütün oyunlarımız için ister istemez geçerli olamadı. Ayrıca dijital olarak yayınlanabilmesi ayrı bir izne bağlı. O yüzden de hem istediğimiz gibi seyircilerimize dokunamayacağımızı düşündüğümüzden ve telif haklarıyla ilgili özenimizden dijital ortamdan uzak kalmayı tercih ettik.
Her dönem, her koşul kendi üslubunu yaratır. Tiyatronun tüm tarihini değerlendirdiğimizde tiyatronun, koşullara göre nasıl şekillendiğini, nelerden vazgeçip neleri dönüştürdüğünü görmek mümkün. Dolayısıyla elbette yaşadığımız bu dönemin getirileri ve götürüleri olacaktır. Bunların hangilerinin kalıcı bir değişim yaratacağını, hangilerinin etkilenmeyeceğini öngörmek şimdiden güç. Ama tiyatronun en temel öğesi olan seyirciyle oyuncunun aynı mekanda ve zaman içinde bulunması durumunun sekteye uğrasa da, çok büyük bir değişim geçireceğini düşünmüyorum. Çünkü tiyatro bir sanat dalı olmasının yanı sıra önemli bir sosyalleşme alanı ve insanların sosyalleşmeye hasret kaldığı düşünülürse, her şey bittiğinde seyircilerin koşarak salonları dolduracağına inanıyorum.
Şu notu düşmekte fayda görüyorum: Tiyatroda dijitalleşme, yalnızca tiyatroların seyirci özlemiyle açıklanamaz. Sanat ve özelinde de tiyatro, pandemi döneminde ekonomik olarak çok ciddi yaralar aldı. Yıllardır açık olan pek çok tiyatro, ekonomik nedenlerle kapılarına kilit vurdu. Kimi de dijitalleşme sayesinde seyircilere bilet satabildiler ve bu sayede tiyatrolarının kapanmamasını sağlamaya çalışıyorlar. Biz ödenekli bir tiyatro olarak böyle bir yolu tercih etmek zorunda kalmasak da, giderleri çok fazla olan özel tiyatrolar için izlenilen bu yöntemin çok da yanlış olmadığını düşünüyoruz. Sanatçıyı kendi başının çaresine bakması için öylece bırakmanın, her şey geçtikten sonra çok ciddi bir kültürel kayba neden olacağı şimdiden görülüyor. Özel tiyatroların bu koşullar altında ciddi yardımlara ihtiyacı olduğunu bu sayede hatırlatmak istiyorum.
27 Mart için mesajınızı bizlerle paylaşabilir misiniz?
Onur ERDOĞAN, Genel Sanat Yönetmeni:
Küresel bir salgının ortasındayız. Neyin neye evrileceğini öngöremiyoruz. Olumsuz tarafından bakacak olursak söylenebilecek pek çok şey var. Ama tiyatro, insana umudu aşılamalı. Her şeyin geçtiği, sağlıklı bir geleceğe ulaştığımızda, hasarlarımızı onaracağız ve doğru olduğuna inandığımız şeyleri söylemeye kaldığımız yerden devam edeceğiz. Yepyeni fikirler, yeni bir söyleyişle, tekrar seyirciyle buluşacak. Tiyatro, ölüme karşı yaşamı tanımlamayı, bunlarla bizleri yüzleştirmeyi, sağaltmayı başaracak ve yeniden doğuşu var edecek. Şu zamanlarda el yordamıyla bulmaya çalıştığımız bu yolun, ne olursa olsun bizi ulaştıracağı kıyı bu. Ve oraya vardığımızda yalnızca tiyatrocuların değil, herkesin orada olacağına inanamamak için hiçbir sebep yok.

BORNOVA BELEDİYESİ ŞEHİR TİYATROSU
İZMİR BAĞIMSIZ TİYATROLAR İNİSİYATİFİ (İZMİR BTİ)

Gülder Pınar, Tiyatro Pınarı, Oyuncu, Yönetmen
Bir yıldan uzun süredir perdeler kapalı, bu zorlu süreç içerisinde neler yaptınız?
Gülder Pınar, Tiyatro Pınarı, Oyuncu, Yönetmen:
Pandemi tüm sektörleri ve biz sanat üreticilerini sekteye uğratıp dururken, elbette bizler sanat emekçileri ve tiyatro yapıcıları olarak bu durma halinden etkilenenler arasında olduk. Bu zorlu süreçle tek başımıza mücadele etmeye çalışmaktansa, birliktelikle daha güçlü olunabileceğine ve böylelikle de tüm zorlukların aşılabileceğine inandık. Ülkemizde de başlayan birliktelik rüzgarına bizde sırtımızı verdik; “İzmirli üreten bağımsız tiyatrolar” olarak inisiyatifimizi oluşturduk. Kısa süre içinde art arda zoom toplantıları akabinde tüzüğümüzü tamamladık ve 21 Haziran’da dayanışmamızı ilan ettik.
Bünyemizde var olan üreten tek tek tüm üyeler, büyük zorluklarla karşı karşıya geldi. Kimimiz atölyelerimizi kapattı, kimimiz sahnelerimizin mal sahibine büyük meblağlar borçlandı. Süreçte kimin elinden ne geliyorsa dayanışma ile hiçbir şey yoksa da huzur ve moral ile destek olduk. Perde açmaya çalışan tiyatrolarımız da var bu zorlu süreçte. Az çok demeden seyircinin karşısına çıkmaktayız ama tahmin edildiği üzere çok az seyirci ve çok emekle…
Yaşadığımız kentteki kurum ve kuruluşlarla dirsek temaslarına geçip “buradayız” ve “dayanışmak için bir aradayız” dedik. Böylelikle de birçok çatı örgütü toplantılarına katıldı, görüş bildirdik.
Çok yakın bir zamanda da İzmir BAĞIMSIZ TİYATRO GÜNLERİ projemizi hayata geçireceğiz. Seyircilerimiz; AVM ve sokaktan daha güvenli olan salonlara tekrar gelebilsin, toplumun ruhuna merhem ve huzur ve de biz tiyatro yapıcılarına biraz katkı ve moral olsun diye yeni bir yola çıktık. Heyecanla seyircilerimizi bekliyoruz.
Pandemi ile beraber Dijital gösterimler yaygınlaştı. Bu konuda çalışmalarınız var mı? Tiyatronun dijital ortamda gösterimi hakkında düşünceleriniz neler? Bu durumdan dolayı fiziksel izleyiciden bir kopma olacak mı?
Gülder Pınar, Tiyatro Pınarı, Oyuncu, Yönetmen:
Aramızdan bazı tiyatroların, pandemi öncesi İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 38. Tiyatro Günleri kapsamında oyunları festival programındaydı. İBB’nin YouTube kanalı olan İzmirTube’da çekim yapılan oyunlar belli bir süre festival kapsamında yayınlandı. Gayet yoğun bir ilgi gördüğünü söyleyebiliriz.
Bizim tiyatromuzun da (Tiyatro Pınarı) bu süreçte dijital tiyatro seyir platformu projesi hayata geçti. www.palangam.com Kentimizin oyunlarını bir dayanışma modeli olarak platformumuzda yayınlamaktan büyük bir gurur duyacağız.
Genel olarak dünya düzenine ayak uydurmak ve insanlara ulaşmak için güzel bir adım olarak değerlendirdiğimiz dijital tiyatro ortamı, uzun vadede nasıl etkileşim alır hepimiz yaşayıp göreceğiz ama seyircinin ayağını salonlardan kesmesinden ziyade daha çok bir de izledikleri eseri canlı görmek ya da bekledikleri oyunu fragmanını izledikten sonra salonda izlemeye teşvik etmesini dileriz. Keza insanlara sadece el ilanı ile ulaşılan dönem kapandı. Şu elimizde ve evlerimizde bulunan siyah aynalar ile seyirciye ulaşmalı sesimizi duyurmalıyız. Tercih seyircinin, yeter ki bilsin, görsün.
Şuna inanıyoruz ki tiyatro asla bitmez, dünyada son iki kişi kalana dek devam eder. Ama tiyatro hep böyle olacak, formatı budur başka türlüsü kabul edilemez denseydi, hala antik tiyatrolarda yüzümüzde koca maskeler ile sahnede olurduk. Teknolojiyi yadsımadan, doğru ve estetik entegreler ile seyirciye ulaşmak hem sanatı hem sanat emekçilerini yaşatır. Derdimiz şu an tiyatrolarımızı yaşatmak. Dijitalleşme de bu sürecin bir gerçeği. Sahnelerimiz ise yeniden dolup taşmayı bekleyen vazgeçilmez yuvamız, yöremiz.

Ebru Atilla, Tiyatro Nienor, Oyuncu, Yönetmen
27 Mart için mesajınızı bizlerle paylaşabilir misiniz?
Ebru Atilla, Tiyatro Nienor, Oyuncu, Yönetmen:
İzmir’in bağımsız tiyatroları olarak 27 Mart’ı dayanışmamızla kutluyoruz. Şiddetin, sömürünün, eşitsizliğin, sansürün, yoksunlukların karşısında direnen hikayelerimizi, pandemi koşullarının güçlüklerini de aşarak anlatmaya devam ediyoruz. Dayanışmamızın temelindeki ortak duyarlılıklarımız, sorgularımız, heyecanlarımız ve sanat tutkumuzla, birlikte ürettiğimiz ve bu sayede de geliştiğimiz sürecin sonunda, en çok var olma sebebimiz olan seyircimiz ile buluşmak için sabırsızlanıyoruz. Yaşasın seyirci; Çünkü Yaşasın tiyatro!

İZMİR BAĞIMSIZ TİYATROLAR İNİSİYATİFİ (İZMİR BTİ)
TİYATRO TERMİNAL
Bir yıldan uzun süredir perdeler kapalı, bu zorlu süreç içerisinde neler yaptınız?
Bu karmaşık sürecin yönetimi oldukça zor. Mart 2020’den Ekim 2020’ye kadar Sahne Terminal’i ayakta tutmak için oldukça fazla çaba sarfettik. Eğitimlere devam ettik. Eylül ayı içerisinde de 3 defa Fü oyunumuzla seyirci ile buluştuk. Fakat önce depremin Sahne Terminal’in olduğu binayı vurması ve alınan ağır hasar sonrası sahneyi kapatmak zorunda kalmamız hem de pandeminin tekrar yükselişe geçmesi bizi oldukça kısıtladı. Şu an sadece belirli eğitimleri yürütmeye çalışıyoruz. Önümüzü görmekte ve plan yapmakta zorlanıyoruz malesef.
Pandemi ile beraber Dijital gösterimler yaygınlaştı. Bu konuda çalışmalarınız var mı? Tiyatronun dijital ortamda gösterimi hakkında düşünceleriniz neler? Bu durumdan dolayı fiziksel izleyiciden bir kopma olacak mı?
Tiyatro aslında uzun bir süredir dijitalin çeşitli kullanımları ile paslaşma halinde. Fakat pandemi biraz daha seyirci ile buluşma şeklinin dijitalleşmesine ya da daha doğrusu kameranın aracılığı ile gerçekleşmesine neden oldu. Bu sonuç bizce bir zorunluluk. Bizim dijital platformlara yönelik bir çalışmamız yok. Bu biçim bir buluşmanın nitelikli bir şekilde gerçekleşmesi oldukça zor. Seyirci olarak yapılanları takip ediyoruz. Ve büyük oranda bu seyirlerimizin nedeni tiyatroların ayakta kalma çabalarına destek vermek. Bir arada bir seyir deneyimi ile oldukça farklılık içeriyor. Tiyatronun ayrılmaz unsurlarından biri de bu bir arada olma hali.
27 Mart için mesajınızı bizlerle paylaşabilir misiniz?
Kutlama gibi görünüyor ama 2 senedir maalesef temenni günü haline geldi 27 Mart. Bizim öncelikli dileğimiz tabii ki sağlık… Ama şunu da belirtmemiz şart: tiyatro birlikte düşünmenin sanatı, bir arada olmanın, insanın hikayesini, hikayelerini anlatmanın sanatı… Bir araya geldiğimizde şu kötü günlerden pek çok hikâye pek çok ders kalmış olacak bize, onlarla buluşmak üzere…

TİYATRO TERMİNAL
TİYATRO KALEMİ

Kamer Yıldız Ok Yazar, Yönetmen Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi Geçici Yürütme Kurulu İzmir Temsilcisi İzmir Bağımsız Tiyatrolar İnisiyatifi İletişim Birimi ve Basın Sorumlusu
Bir yıldan uzun süredir perdeler kapalı, bu zorlu süreç içerisinde neler yaptınız?
Kamer Yıldız Ok Yazar, Yönetmen
Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi Geçici Yürütme Kurulu İzmir Temsilcisi
İzmir Bağımsız Tiyatrolar İnisiyatifi İletişim Birimi ve Basın Sorumlusu:
Tiyatro Kalemi pandeminin ilan edildiği gün sahnedeydi; sonrasında ise bir yıl herhangi bir yerde perde açmadı, açamadı. Dokuz ay içinde atölyemizi kapattık, kaybettik ama tiyatromuz ekibimizin de inancıyla hala ayakta…
Süreç her sektör için epey zor ve zorlayıcıydı. Bağımsız sanat üreticileri olarak pandemide derin uykudan uyandık aslında; beraber, örgütlü, paylaşımcı değilsek her an unutulabileceğimizi fark ettik. Süreçte ortaklaşmayı öğrendik. Hem ulusal hem de kent bazında örgütlenmeler içinde var olduk., tartıştık, uzlaştık, ayrıldık. Her dem haberdar olduk ama birbirimizden. Yaşamlarımıza dijital iletişimin girişi bir nevi mesafeleri yok etti. Yurt bazında Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi ve kent bazında İzmir Bağımsız Tiyatrolar İnisiyatifinde aktif olarak yer alıyor olmak Tiyatro Kalemi içinde bir var olma ve öğrenme süreciydi.
Pandemi ile beraber Dijital gösterimler yaygınlaştı. Bu konuda çalışmalarınız var mı? Tiyatronun dijital ortamda gösterimi hakkında düşünceleriniz neler? Bu durumdan dolayı fiziksel izleyiciden bir kopma olacak mı?
Kamer Yıldız Ok Yazar, Yönetmen
Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi Geçici Yürütme Kurulu İzmir Temsilcisi
İzmir Bağımsız Tiyatrolar İnisiyatifi İletişim Birimi ve Basın Sorumlusu:
Pandemi ile biz sanat üreticileri, kendimizi yadırgadığımız bir platformun tam ortasında bulduk; dijitalleşme… Tiyatronun seyirci ile var olduğu ve etkileşimin, duygu köprüsünün bir başka şekilde kurulamayacağı vazgeçilemez bir gerçek; dijitalin yaşamlarımıza girişi de başka bir gerçek. Tiyatro Kalemi olarak pandeminin ilk günleri seyircilerimizle aramızdaki bağın kopmaması adına ilk olarak eski repertuar kayıtlarımızı gösterime açtık; tamamen “hala buradayız” diyebilmek adına. Sonrasında ise yasaklamalar içinde kurumlar dijital gösterimler yayınlamaya başladı. Bizler de perdelerimizi dijital sahnelerde açtık. Gidişatta yeni bir dönemin başladığını düşünmekteyim. Tiyatro hep var olacak, seyirciyle, fuayesiyle, provasıyla, alkışlarla; göz göze, capcanlı… Fakat yeni bir dönem de başladı. Tiyatronun belki de filmleşmesi, tiyatro filmleri çağı demek istiyorum kendi adıma… Bu alanda neler olacak süreç hepimize öğretecek. Tiyatro Kalemi olaraksa “herkes farklı ve herkes eşit” ilkesiyle her daim tiyatro demeye sahnelerden ve farklı dijital platformlardan devam edeceğiz.
27 Mart için mesajınızı bizlerle paylaşabilir misiniz?
Kamer Yıldız Ok Yazar, Yönetmen
Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi Geçici Yürütme Kurulu İzmir Temsilcisi
İzmir Bağımsız Tiyatrolar İnisiyatifi İletişim Birimi ve Basın Sorumlusu:
27 Mart Dünya Tiyatro günü dendiğinde; sahnelerimizin önünden hızlı adımlarla geçen yaşamlar… Yaşamları; cümleleriyle yönetmenin zihninde, tasarımcıların düşlerinde, oyuncuların bedenlerinde var eden yazarlarımız. Elleri kalem tutmaktan boyalı asistanlarımız, kedi merdivenlerinden kuş bakışı bizleri izleyen ışıkçılarımız, coşkuyla tüm yaratımımızı aktırdığımız duvarları, sosyal medyayı kaplayan afişlerimizin bilgisayar önü yaratıcıları… Yağmur çamur demeden bizleri taşıyan dekor arabalarımızın sürücüleri, bir kamyonetin kasasına sığan kahkahalar, dedikodular… “Kaç bilet satıldı” diye aşındırdığımız gişecilerimiz, yanımızda olan tiyatrocu dostlar. Günleri, geceleri devirdiğimiz prova günleri ve o günlere sığan tüm karakterler, sığındığımız kahramanlarımız… Hepimiz tek bir şeyi bekliyoruz; coşkuyla her daim seyircilerimizin karşısına çıkıp selamımızı vermek için…
Sahnede olacak tüm tiyatro dostlarımızı Tiyatro Kalemi ekibi olarak saygıyla selamlıyoruz.

TİYATRO KALEMİ
TİYATRO SALT

Bahadır Yüksekşan, Genel Sanat Yönetmeni
Bir yıldan uzun süredir perdeler kapalı, bu zorlu süreç içerisinde neler yaptınız?
Bahadır Yüksekşan, Genel Sanat Yönetmeni:
Tiyatro SALT olarak biz son oyunumuzu 2021 -Mart ayı başında oynamıştık ve o zamandan yani bir yılı aşan süredir sahnemiz kapalı. Çok kısa bir dönem bir açılma yaşadık yarı kapasite ile ve o zaman da sadece bir kez oyun oynadık. Elbette bu anlamda çok zor bi süreç yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz. Plan yapamadığımız, geleceği göremediğimiz yeni şeyler üretemediğimiz oldukça tuhaf bir süreç. Aynı zamanda bir sahnemiz (Sahne SALT) olduğu için, İzmir’in sürekliliğini koruyan ilk Alternatif sahnesini hala açık tutmaya çalışmak bizi her anlam yoruyor. Eylemsel olarak ne yaptık derseniz; tüm belirsizliğe rağmen motivasyonumuzu yüksek tutmaya çalışmak için bazı yeni oyun çalışmalarına başladık, kısa bir dijital proje üzerinde de çalışıyoruz.
Pandemi ile beraber Dijital gösterimler yaygınlaştı. Bu konuda çalışmalarınız var mı? Tiyatronun dijital ortamda gösterimi hakkında düşünceleriniz neler? Bu durumdan dolayı fiziksel izleyiciden bir kopma olacak mı?
Bahadır Yüksekşan, Genel Sanat Yönetmeni:
Belirttiğim gibi bazı Online projeler düşünüyoruz. Evet, döneme uymak, gereklilikleri sağlamak durumundayız ama bu anlamda gözlemlediğimiz bir karmaşa da başladı. Online gösterimler, çeşitli yayınlar bazen de bazı özensiz işler sanırım biraz panikle gerçekleşiyor. Sadece kamera ile sahnede bir oyunun çekimini sunmak istemedik. Biraz düşünüp, sağlam adımlar atmak dileğindeyiz. Dijital tiyatronun fiziksel ve sağlık koşulları ve bu ekstrem dönem haricinde hiçbir şekilde canlı tiyatronun yerine geçeceğini düşünmüyoruz. Elbette çağ belki bazı yeni deneysel yaratılar getirecek ama canlı performansı özleyen büyük bir kitle var.
27 Mart için mesajınızı bizlerle paylaşabilir misiniz?
Bahadır Yüksekşan, Genel Sanat Yönetmeni:
Dünya Tiyatro Gününe dair mesajımızı iletecek olursak; tiyatro Dionysos şenliklerinden bu yana yüzyıllardır canlı var oldu ve doğa olayları, savaşlar, siyasetler hiçbir zaman onu yok edemedi. Dolayısıyla, şekil ve form değiştirse de malzemesi yine insan olacaktır. Her zaman, insana, hayata dair canlı bir ayna olmuştur. Umut ediyoruz ki, yeni dünyanın getirdikleri ile birlikte belki teknolojinin alternatiflerinden destek alarak veya yalın şekilde yine canlı canlı var olacaktır.
Dünya Tiyatro Günü Kutlu olsun…

TİYATRO SALT