Ülkemiz müziğinin son dönemde adından en çok söz ettiren isimlerinden olan Nova Norda ile 21 Haziran Dünya Müzik Günü dolayısı ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Nova Norda mahlasına ne zaman karar verdiniz? Nova Norda olarak üretmeye ne zaman başladınız?
Aslında Nova Norda ismi hiç aklımda yokken hali hazırda üretmeye başlamıştım. En son çalıştığım şirketteyken “Çıktım Bi Yola, Dinazorlar , Boşver ” şarkılarını yapıp bitirmiştim. Şarkıları yayınlamaya karar verdikten sonra bir mahlas ile yayınlamanın daha doğru olacağını düşündüm ve Nova Norda ismine de sonra karar vermiş oldum. Aslında yaptığım şarkılar varoluş, kendi yolunu bulmak gibi mesajları içerdiği için bu şekilde bir mahlas kullanmaya beni şarkılarım yöneltti diyebilirim. Nova Norda “Kuzey Yıldızı” anlamına geliyor. Ne zaman yönümüzü kaybetsek sezgilerimizi kullanarak Kuzey Yıldızına baktığımız için “Nova Norda” mahlasının kariyerimin sonuna kadar bana eşlik edebileceğine inandım ve bu şekilde karar verdim.
Müzikal yolculuğunuzu merak ediyoruz. Başlangıçtan ilk single’a kadar geçen serüveniniz nasıldı?
Gerçekten çok acayipti. Hem çok heyecanlıydım hem de çok korkuyordum. Çünkü daha önce benim yaptığımı tecrübe eden “kariyerini bırakıp müzik yapan” bir tanıdığım yoktu. Hiçbir fikrim yokken bu yola çıktım. Tek bildiğim ise bunu yapmayı çok istediğimdi. Çok ama çok çalıştığımı hatırlıyorum sürekli ne katabilirim, üzerine ne ekleyebilirim diye kafa yoruyordum ve bu bana çok eğlenceli geliyordu hiçbir şekilde de yorgunluk hissetmiyordum. Gerçekten çok ama çok heyecanla geçen bir süreçti. O yüzden şimdi dönüp baktığımda yaklaşık 5 ay süren ilk başlangıç serüvenim sanki 3 haftada olmuş bitmiş gibi geliyor. Gerçekten çok yoğun geçmiş.
“Büyük bir hedefin peşinde koşmak yerine yaptığın işi çok sevmenin getirdiği o ekstra mutluluğu yaşadım.”
İlk single’dan sonra bu şekilde bir ilgi bekliyor muydunuz? Açıkçası birçok insan gibi bizler de Nova Norda’yı ilk dinlediğimizde sen nerelerdeydin “Kuzey Yıldızı” dedik.
Bu kadar büyük bir ilgi beklemiyordum. Açıkçası hiçbir şey beklemiyordum. Kendimden de ne beklediğimi bilmiyordum. Sadece şarkılarımı yayınlamayı çok istiyordum. Onun üzerine gelen her şey benim için çok sürpriz olmuştu. Yaptığımız ilk konser çok eğlenceli geçmişti. Dinlemeye gelenler şarkıları ezberleyip söylemeye bile başlamıştı. İlk şarkılar hızlıca listelere girmeye başladı ve şarkıları virallerde görmeye başladık. Bunlar benim için hep güzel gelişmelerdi ve hayal edebileceğimin ötesindeydi. İlk bir buçuk sene hep şaşırarak geçti diyebiliriz. Büyük bir hedefin peşinde koşmak yerine yaptığın işi çok sevmenin getirdiği o ekstra mutluluğu yaşadım. Büyük hedef koymayınca, insan küçük şeylerle daha çok mutlu oluyor. Bu yüzden başıma gelen her şey o süreçte beni çok mutlu ediyordu.
3 yıldır (yaklaşık 18 aylık Covid 19 pandemisinin zorlukları olmasına rağmen) üretmeye ve projelere hep devam ettiniz. Bu süreç içerisinde sizi üretmeye iten motivasyon neydi?
Bu soru benim için çok anlamlı çünkü benim de hala cevabını aradığım bir şey. Pandemi benim için oldukça zor geçti. Ben boş kaldıkça, yerinde durdukça rahatsız olan biriyim. Bu iyi bir şey mi kötü bir şey mi tartışılır. Ancak Pandemi biz müzisyenleri ve sektör emekçilerini zoraki bir durmaya itti ve ne zaman biteceğini de ön göremediğimiz için çok can sıkıcı bir hal aldı. Hala çok ciddi çözümlere ulaşamasam da ciddi bir yol kat ettiğimi söyleyebilirim. Bu süreç içerisinde her şeyin kontrolümüz altında olmadığını, bazen ilham gelemeyebileceğini, bazen evden çıkamadığımız için her istediğimizde yeni deneyimler edinemeyeceğimizi bilmek benim için çok can sıkıcı. Bu nedenlerden dolayı kabullenmek zaman alıyor benim için açıkçası bu süreç bitip zaman geçince cevabını bulacağımı düşünüyorum. Çünkü ne söylersem 1 ay sonra fikrim değişecekmiş gibi geliyor.
“Fikir alışverişinde bulunmak; yönetmenle fikir düşünmek, fotoğrafçı ile kapak fikrini üretmek gibi konulara kafa yormak ve ortak üretim yapmak çok hoşuma gidiyor ve mutlaka dahil oluyorum.”
Eserlerinizin çok güçlü bir anlatımı var ve adeta hepsi birer marş gibi. Bu güçlü anlatımı birleştirdiğiniz görsel ögeler, konser projeleri ve video prodüksiyonları sizin fikriniz miydi? Yoksa bu ekip olarak geliştirdiğiniz bir süreç miydi?
Benim için düşünmesi ve üretmesi çok keyifli süreçler. Müziğin haricinde video ve fotoğraf kısımlarını da düşünmek çok hoşuma gidiyor. Bana şöyle geliyor çocukluğumdan beri fotoğraf çekiyor veya başka bir şey yapıyor olsaydım belki de o işi yapıyor olacaktım. Müzisyen olmamın sebebi; müzisyen olmak zorunda olmam değil de çocukluğumdan beri piyano çalıyor olmammış gibi geliyor. Yani o olmasa başka bir şey olurdu ama ben yine de hikâye anlatmaya bir proje üretmeye ve bunu da görsel işitsel farklı bir kanalla yapmaya devam ederdim gibi geliyor. Bu nedenle müzik yapmaktan da ayrı görmüyorum ve projelerin o kısımlarının sorumluluğunu almak çok hoşuma gidiyor. Bugüne kadar hep işinde çok iyi ve vizyoner kişilerle çalıştım. O insanlarla çalıştığım için çok memnunum. İş esnasında fikir alışverişinde bulunmak; yönetmenle fikir düşünmek, fotoğrafçı ile kapak fikrini üretmek gibi konulara kafa yormak ve ortak üretim yapmak çok hoşuma gidiyor ve mutlaka dahil oluyorum.
Sedef Sebüktekin, Can Ozan ve Birkan Nasuhoğlu ile beraber yaptığınız ve oldukça beğenilen EVDE isimli çalışmanızın devamı gelecek mi? Çünkü birçok sevilen ismin ortak üretimini tek bir albümde dinlemek gerçekten çok keyifliydi.
EVDE albüm süreci benim için “muhteşemdi”. Pandemi depresyonu ve stresini üzerimden aldı. Planlama süreci için 4 – 5 ay geçti. Sonrasında 1 ay evdeydik, şarkıların mix-mastering’i, klibinin çekilmesi derken benim psikolojik açıdan rahat 6 – 7 ayımı kurtardı diyebiliriz. İşin güzel tarafı gerçekten çok sevdiğim insanlarla bu projeyi yapmak gerçekten çok iyiydi. Bir tarafta Birkan var onunla paylaşımımız bambaşka, bir tarafta Can Ozan ile ilk günlerden beri farklı paylaşımlarımız oldu. Yine Sedef ile bambaşka şeyler paylaştık. Bu süreçte sevdiğim insanlarla çevrili olmak çok iyi hissettirmişti. Hep beraber bir şeyler üretiyor olmak ekstradan güzel hissettirmişti çünkü bütün bu insanlar görev bilinci yüksek müzisyenlerdi. Aslında bu sayede 21 gün gibi iddialı bir sürede albümü yapmış olduk. Bu sebeple çok gurur duyduğum bir iş oldu. Albüm sürecini bu şekilde yaşamış olmak gelecek ile ilgili güzel tahminlerimin olmasına sebep oluyor.
EVDE projesi dışında Birkan Nasuhoğlu, BEGE ve Korhan Futacı ile yaptığınız çalışmaları keyifle dinledik. Yerli veya yabancı isimlerle yeni projeler yolda mı?
Featuring meselelerine çok kafa yormuyorum aslında çok bakındığım şeyler de değil ama bazen öyle bir an geliyor ve öyle bir şarkı denk geliyor ki Cehennem’i yaparken şarkının bundan sonrası Korhan Futacı’yı çağırıyordu açıkçası. Keza Birkan ve Berkcan ile yaptığımız şarkılarda da öyle oldu. Bir şekilde süreç beni yönlendiriyor. Güzel bir tat katıyor ve yeni insanlara ulaşıyor, aynı zamanda yeni şeyler denemiş oluyorsun. Bu açılardan çok sevdiğim bir çalışma şekli. Planlama yapmadım ama olmasını isterim, çünkü gerçekten çok keyifli geçiyor.
“En çok zihnimde açılan kapılardan ilham alıyorum”
Depeche Mode ve Kanye West’i çok beğendiğinizi ve müziklerinden ilham aldığınızı biliyoruz. Şarkılarınız birçok güzel tınının mükemmel karışımı gibi. Bu miksi oluştururken sevdiğiniz müzisyenlerin dışında edebi eserlerden veya yazarlardan ilham aldığınız oluyor mu?
İlham aldığım kitap veya filmler illaki oluyor ama genellikle yeni şarkı yapmaya çalışırken başka bir şeyden olabildiğince ilham almamaya çalışıyorum. Bu nedenle etkilendiğim bir kitaptan veya filmden bilinçsizce ilham alıyor olabilirim. Aslında en çok zihnimde açılan kapılardan ilham alıyorum diyebilirim. O sırada bir şey yaşamışımdır, onu özümsemişimdir ve ortaya çıkardığım tespiti şarkı yapmayı seviyorum. O şarkı ile, o sözleri, o tespiti birlikte anlatacak olan sound ne ise onunla anlatmaya/beslemeye çalışıyorum. Bazen alt yapıyı yapıyorum sözlerini yazamıyorum çünkü öyle bir hissi henüz yaşamamış oluyorum. Onlar da doğru zamanını bekliyor. Mesela “Bataklık” gibi “Bakma Bana Öyle” gibi kafası sonradan gelen şarkılar var. Sonradan geçmişe bakıp anlamlandırdığım “ha bu da böyleymiş” dediğim şarkılar da var. Genelde bana ilham veren şey kafamda yaptığım tespitlerden oluşuyor diyebilirim.
Bugüne kadar hep single çalışmaları yaptınız. Bu çalışmaları derlediğiniz bir plak çalışması gelir mi? Birçok müzik tüketicisinin ve koleksiyonerin bunu sabırsızlıkla beklediğini biliyoruz.
Çok iyi fikir! Daha önce hiç düşünmemiştim. Hakikaten parçaları plak olarak basmak çok keyifli olabilir. Plak dinlemek gerçekten çok keyifli oluyor. Yakın zamanda olmasa bile ileride hayata geçireceğim. Öneri için çok teşekkür ederim, şu an aklıma bu fikri yerleştirmiş oldunuz.
Akustikhane projesi kapsamında yaptığınız çalışma çok beğenildi. Sadece akustik bir çalışma düşünüyor musunuz?
Benim de çok sevdiğim bir çalışma olmuştu. İlk defa parçalarımı akustik şekilde çalmıştık. Şimdi o projenin üzerine bir şeyler koyarak bir çalışma hazırlıyoruz. Akustik parçalardan oluşan 7 parçalık bir albüm hazırlıyoruz. Akustik versiyonlarını duymadığımız ya da daha önce hiç duymadığımız parçalardan oluşacak. Hepsinin düzenlemesine delicesine uğraştık orijinal versiyonuna benzemeyen düzenlemeler yapmaya çalıştık. Tüm orkestra ile beraber düzenledik; Kaan Arslan, Ömer Okan Arslan, Cenk Güngör ve Alp Görener ile düzenledik. Bayağı yakın bir zamanda akustik albüm çalışmamız sizlerle olacak. Sanki onu hissetmişçesine sorduğunuz bir soru olmuş.
Karnaval Uygulamasında yayın yapan Vestel PSM Radyo’da her perşembe Birkan Nasuhoğlu ile çok keyifli bir yayın yapıyorsunuz. Farklı platformlarda da yayınlar gelecek mi?
Radyo programı meselesi bizim için acayip heyecanlı ve güzel bir iş oldu. Çünkü ikimizin de ilk kez deneyimlediği bir çalışma oldu. Zaten bir araya geldiğimizde ne üzerine sohbet ediyorsak; yaptığımız saçma tespitler olsun, şakalar komiklikler olsun onları bir programda toplamak çok hoşumuza gitti. İleride daha çılgın çalışmalar gelir mi? Umarım gelir çünkü müzik dışında bir şey yapıyor olmamız da beni çok mutlu ediyor.
“Büyük bir hasret var ortada. Umarım en kısa zamanda herkesle bir araya geliriz.”
Son olarak Dünya Müzik günü özelinde okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?
lokall.online okuyucularına şunu söylemek isterim; Pandemi süresince yanımızda oldular ve desteklerini hep hissettik. Konserleri, sahneleri ve buluştuğumuz ortamları onların da bizim kadar özlediğini biliyoruz. Bu süreç içerisinde; sürekli mesajlaştık, etkileşim içinde olduk, beraber canlı yayın konserleri yaptık. Çok büyük bir hasret var ortada. Umarım en kısa zamanda herkesle bir araya geliriz. Bizi yalnız bırakmadıkları için sesimizi duyurdukları için bütün dinleyenlere gerçekten çok teşekkür ederim. Bunun yanında size de çok teşekkür ederim çok güzel bir röportaj oldu. Gerçekten çok özenle hazırlanmış sorular olmuş. Beni yakından takip edip hazırlandığınız çok belli, kendimi çok değerli hissettim. Daha güzellerini yüz yüze yapabilmek dileğiyle hoşça kalın.
Röportaj: Serkan İNCU
#keşfet