İzmir’de, 1-7 Mart 2019 tarihleri arasında Konak Belediyesi, İzmir Fransız Kültür Merkezi ve Türkan Saylan Kültür Merkezi işbirliğinde 2. Kadın Yönetmenler Haftası düzenlendi. Etkinlik, “Yağmurlarda Yıkansam” ve “12’ye 5 Kala” filmlerinin yönetmeni Gülten Taranç ve “Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku”, “Neden Tarkovski Olamıyorum?”, “Sen Aydınlatırsın Geceyi” gibi filmlerin senaristi Şebnem Vitrinel’in direktörlüğünde gerçekleşti. Uzun ve kısa metrajlı filmler, belgeseller ve atölyelerden oluşan programın organizatörlerinden yönetmen/yapımcı Gülten Taranç ile etkinlik hakkında kısa bir sohbet gerçekleştirdik.

Kadın Yönetmenler Haftası etkinliğini düzenlemeye nasıl karar verdiniz?

Geçtiğimiz sene ilk filmim dağıtım aşamasındayken görüştüğüm çeşitli yönetmen arkadaşların talebi üzerine doğdu aslında. Ayda bir kadın yönetmenler olarak toplanıp sorunlarımıza çözümler üretiyorduk. İzmir’de de filmi gösterilmemiş ya da çok az süre için vizyonda kalma şansı yakalamış filmlerin yönetmenleri, böyle bir organizasyona katılarak destek olabileceklerini söylediler. Bağımsız sinemanın festivaller dışında seyirciye ulaşabileceği mecralar maalesef az. Bir de İzmir’de artık uzun metraj filmler için bir festival olmayışı büyük bir eksiklik. İlk senesinde kadın yönetmenlerin ilk uzun metraj filmlerinin gösterildiği bir temayla filmler ve izleyicileri buluşturduk. Etkinliğe “Geriye Kalan” filminin yönetmeni Çiğdem Vitrinel, filmin yapımcısı ve senaristi Şebnem Vitrinel ile beraber katıldı. Biz de Şebnem Vitrinel’le bu ilk etkinlikte tanıştık. Bu sene Kadın Yönetmenler Haftasını iki direktör olarak gerçekleştirdik. Şebnem Vitrinel aynı zamanda artık ikinci filmimiz “12’ye 5 Kala”nın  yapımcısı ve senaryo sürecinden itibarende birlikte çalışmaya başladı. En büyük motivasyonumuz bu organizasyonun daha ilk senesinden insanları kaynaştırması oldu. Bizde bile böyle bir etkisi olduğuna göre diğer meslektaşlarımızda da olumlu etkileri olacaktır diye düşünüyoruz. Çünkü diğer festivallerde birbirimizle karşılaşmamız bile mümkün olmuyor. Burada ise herkes bir arada.

Bu yıl 1-7 Mart tarihleri arasında etkinliğin ikincisi düzenlendi. Katılım oranları kıyaslandığında ikincinin ilkine göre daha çok ses getirdiğini düşünüyor musunuz?

İkincisi çok daha ses getirdi. İki kadın sinemacının işbirliğinin etkinliğimize de yansıdığını düşünüyoruz. Çok daha fazla konuk katılımcı ve izleyiciye ulaştık. İlki de geçen sene yine aynı tarihlerde gerçekleşmişti. Çok daha az etkinlik vardı. Bu sene ise atölyeler ve paneller çok daha fazlaydı.

Etkinliğe kim(ler) destek verdi?

Konak Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşti. Sema Pektaş ilk yıldan itibaren Kadın Yönetmenler Haftası’nı çok destekledi ve bu sene de etkinliğin büyümesine olanak sağladı. Fransız Kültür Merkezi birçok uzun metraj filmin gösterimi ve yoğun katılımlı paneller için kapılarını bizlere açtı. Onun dışında bir de kostümcü Yavuz Göktekin etkinlik çantalarımız için sponsor oldu. Seneye çok daha fazla destek bulacağımız inancındayız.

Henüz gösterime girmiş ya da daha gösterime girmemiş bazı uzun metrajlar da bu hafta içerisinde yer aldı. Bu, İzmir için büyük bir şans. İzmir dışında başka şehirlerdeki benzer etkinliklerle kıyasla İzmir bu konuda nerede duruyor? 

Filmmor ve Uçansüpürge var mesela. Gezici olarak İzmir’e de geliyorlar. Ancak bu bir film festivali ya da film haftası değil. Biraz daha alternatif bir etkinlik. Etkinliğimizin sadece kadın yönetmenlerin film gösterimleri yaptıkları bir alan olmakla sınırlamayıp, ileriki senelerde filmlerine fon sağlayabilecekleri de bir mecraya dönüşmesini amaçlıyoruz. İzmir’de maalesef sinema sanatına dair çok az etkinlik oluyor. Bu da çok üzücü çünkü ne kadar fazla sinemacı İzmir’e gelir ve tanırsa, burası da bir o kadar üretime açılacaktır. İzmir’in sinema için çok iyi bir ışığı, doğal platoları ve de atmosferi var.

Hafta boyunca düzenlenen atölyeler nasıl belirlendi? 

Bizim kendi düşündüklerimiz de oldu ancak genelde hangi konuda konuşmak istediklerini ya da hangi konuda atölye düzenlemek istediklerini İzmir’e gelebilen konuk yönetmenlerimize danıştık ve karar verdik.

Önümüzdeki yıl projenin geliştirilmesine yönelik ne tür planlarınız var?

Seneye çok daha ayrı etkinlikler olacak. Bu sene organizasyon boyunca önümüzdeki yıl ile ilgili planlamalarımızı yaptık. Üniversitelerle daha fazla işbirliği içinde olacağız gibi görünüyor. Bir diğer hedefimiz ise kısa ya da uzun metraj olarak İzmir’de gerçekleşecek bir filme fon yaratmak.

Organizasyonun “Yavru Kuş” kategorisinde ödüllü sinemacıların ilk kısa filmleri gösterildi. Sinemaya yeni başlayanlar ya da başlamak isteyenler için de cesaretlendirici bir etkinlik olduğunu düşünüyoruz. Dönütler nasıldı?

“Yavru Kuş” gerçekten çok yüreklendirici bir etkinlik oldu. Bizler için de bunu meslektaşlarımızla paylaşmak açıkçası çok keyifliydi. Sinema öğrencileri içinse gerçekten faydalı olmuştur çünkü hepimiz belli bir tecrübe edindikten sonra içimize sinen işler yapabilir hale geldik. Sinema belli bir birikimin ürünüdür ve bu konuşmacıların da özellikle vurguladığı bir noktaydı.

“Kamera Göz” belgesel seçkisinden kısaca bahseder misiniz? Bu belgesellere/belgeselcilere nasıl ulaştınız?

“Kamera Göz” bir belgesel film akımı. Bu yüzden belli hayat hikayelerini takip eden hikayeleri seçtik. Seçkimizi düzenlerken belli bir tema sınırlaması yapmasak da gösterilen hikayeler karakterlerin hayatlarını takip ediyordu.

Türkiye’de ve dünyada kadın yönetmenlerin erkeklere oranı nasıl? Kadın sinemacıların sektörde daha fazla yer alabilmesi için neler yapılabilir?

Şu anda istatistiksel olarak 10 yönetmenden yalnızca biri kadın. Sadece yönetmenlerin değil sektörde çalışan kadınların da sayısının artması gerekiyor.

Kadın Yönetmenler Haftası’nda görev almak ya da seçkide yer almak isteyen biri size nasıl ulaşabilir?

kadinyonetmenlerhaftasi@gmail.com adresine CV’lerini ulaştırabilirler. Seneye internet sitesi ve duyurular olacaktır bununla ilgili.

İzmir ve İzmir izleyicisiyle ilgili son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir? Bir sonraki yıl Kadın Yönetmenler Haftası bir festivale dönüşecek mi?

İzmir seyircisine çok teşekkür ederiz, katılımları bizi bir sonraki yıl için oldukça yüreklendirdi. Önümüzdeki yıldan itibaren festival olarak devam etme düşüncemiz var. Ev sahibimiz Konak Belediyesi’ne, bizi destekleyen ve salonunu açan Fransız Kültür Merkezi’ne ve bizlerle koşturan ekip arkadaşlarımıza ve gönüllülerimize sonsuz teşekkür ederiz.