Bu yıl İzmir’de bir ‘Islandman rüzgarı’ esti desek yeridir. Epic Fair ve Fullmoon’daki şahane performanslarının ardından Karavan Sessions’la yaptıkları kaydı merakla bekliyoruz. İzmir’de yakalayamadığım Islandman’in arkasındaki isim Tolga Böyük’ü azmedip bir şekilde İstanbul’da kıstırıyorum. Eski dostu VeYasin’e eşlik edeceği Hey Douglas! performansından önce, Kadıköy’de muhabbet ediyoruz.

Tolga’yla önce müzik sahnesinde duyulduğu ilk projeden, dostları Eralp Güven ve Etkin Çetin ile kurdukları Farfara’dan bahsediyoruz. Devamında solo projesi Islandman’den, 70’lerden beri süre gelen bir efsane olan Derdiyoklar’dan ve yine eski dostu VeYasin ile çıkacakları keşiften konuşuyoruz. Tolga için başlangıç Farfara ile oluyor. İstanbullu Tolga ve Etkin Ankara’da üniversiteye yerleşiyor. Tolga, fizik mühendisliğinde yıllarını geçirirken, -ya da katlanırken mi demeli?- Eralp ve Etkin’le Farfara’yı kuruyorlar. Bir süre sonra Etkin yurtdışına taşınınca grubun aktif olarak devam etmesi zorlaşıyor ama buna rağmen İsviçre’de ‘Garden’ adlı bir albüm çıkarıyorlar. “E peki şimdi Farfara ne olacak, Etkin hala yurtdışında?” deyince, Tolga “ Eralp, Etkin ve ben çok eski arkadaşız ve birbirimizi müzik anlamında hep doldururuz, öyle bir arkadaşlığımız var ki her an Farfara kaldığı yerden devam edebilir” diyor. Benim de içime su serpiyor.

Farfara’dan Islandman’e geçen süreci merak ediyorum. Bir grupla çalışırken, solo projeye dönmek, bunun bir isim alması nasıl gelişiyor? Tolga Böyük nasıl adaya düşüyor? Tolga Ankara’da yıllar geçtikçe okulun bitmeyeceğini anlayınca, Farfara ekibi İstanbul’a dönme kararı almış. Etkin okulu bitirmiş, Tolga ise bitirmeden dönmüş ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Müzik Bölümü’nü kazanmış. “İstanbul’a dönünce annemlerin yanına taşındım, anneannem yeni vefat etmişti, onun odasına yerleştim. O odaya da elimde ne kadar enstrüman varsa hepsini kurup müzik yaptım. İstanbul’daki arkadaşlarım bir yerlere dağılmıştı ve ben de çok sosyalleşemiyordum, oraya kapanmıştım. Orası benim tropikal adam gibiydi. İçine girip şaşırdığım, değişik sesler aradığım bir yerdi. ‘Islandman’ adı oradan geldi. Aslında çok klişe ama zaman içinde bir şeyler çalıp kaydettikçe daha çok benimsedim ismi.”

Islandman’in dinleyicisiyle asıl büyük buluşması 2014’te Chet Faker’ın önünde Arena’da çalmasıyla oluyor. İşte o zaman sahnede yanına ilk kez biri, Eralp katılıyor. “Çok güzel bir deneyim oldu benim için. YATAK ODASINDA YAPTIĞIM KÜÇÜK KÜÇÜK KAYITLARI 5 BİN KİŞİNİN ÖNÜNDE ÇALMAK HEYECAN VERİCİYDİ. O zamana kadar hep tektim.. Grupla çalmayı zaten çok seviyorum, çalarken bir tepki veriyorsun ve karşındaki de başka bir tepki veriyor.” Zaman içinde Erdem Başer de Islandman’in performanslarında yerini alıyor. Her biri ayrı başarılı bu üç müzisyeni bir arada dinlemek de sahnedeki duruşlarını izlemek de ayrı bir keyif…

Biraz da İzmir deneyimini konuşuyoruz. “Epic Fair coşturdu, Fullmoon harika bir performanstı, çok içtendi. Sahneyi hemen karşımızda kurdunuz, dinleyiciyle aynı zeminde… Sanki bir de ayini andıran bir havası vardı, böyle dans ettirse de yerin altından göğe doğru, gökten yerin altına bir salım sanki, eğlendirmek değil tek derdi…” diyorum. “Çok sevindim böyle düşünmene” diyor Tolga da. “Aslında bütün amaç bu. Bunu kendim için yapabilmem. Bazen öyle anlar geliyor, burayla daha ruhani boyutlar arasında dans ettiğini hissediyorsun. Kendine yalan söylemediğin, düşünceyi durdurduğun ve düşünce huzura eriştiğinde oluşuyor, o anda müzikle bir olduğun bir an yaşıyorsun. Ben de bu anları ne kadar uzun tutabiliyorsam o kadar mutlu ayrılıyorum konserden. Muhtemelen o dediğin his, benim bu hisse geçebildiğim zamanlarda oluşuyor. Kanal olarak elektronik müzik ve dans odaklı bir müzik olarak algılansa da yansıtmaya çalıştığım şey aslında tamamen dinleyicinin, izleyicinin tercihine bırakan; benim yaratmaya çalıştığım o tropik adadaki bütün yolları açan ve isteyenin istediği yoldan gidip çeşitli kokuları, renkleri keşfedebileceği bir müzik. Kendim için ise az önce bahsettiğim anları uzatabilmek.”

Karavan Sessions’a getiriyorum konuyu, Lokall ekibi olarak Karavan Sessions’ı zaten takipteyiz. Anlıyorum ki pek memnun ayrılmışlar. Çok güzel bir yer bulmuşlar Güzelbahçe tarafında, 40 dakikalık kesintisiz bir çekim olmuş. Hem ekiple anlaşmışlar hem de çekimden keyif almışlar. Biz de dört gözle kaydın Karavan Sessions’ın YouTube kanalına konulacağı günü bekliyoruz.

“Tolga sadece bu kadar değildir bize vereceğin haberler, başka neler var üzerine çalıştığın” diyorum ve haklı olduğumu hemen anlıyorum. Önce bir internet radyosu projesinden bahsediyor, Flow Radyo, yayında. Hip hop kültürüne eğilen bir radyo ama sadece hip hop’ın günümüzdeki haline değil, köklerinin uzandığı blues, funk gibi türleri de içeren, bir barış alt-kültürü olarak hip hop’ı ele alıyor, inanmıyorsanız kendiniz sitelerine bir uğrayın. Ama giderek heyecanının artığını fark ediyorum, bir bomba haber mi düşecek acaba derken…

“Ben aynı zamanda Derdiyoklar ile çalıyorum. Şimdi bir projemiz var, Derdiyoklar ile tekrar kayıt alacağız ve bir uzun çalar basacağız. Unkapanı’nın işleyişinden kalan bir sıkıntı var, telif hakları müzisyenlerin kendisinde değil. Bir konserde, elinde plakla imza için gelmişti birisi, yurt dışında basılmış bu yeni plaktan grubun haberi yok! Biz de stüdyo da kayda gireceğiz. Projeye Murat Ertel’i ve Dinçer Faik Güven’i de -Eralp’in babası- çağırdık, kabul ettiler.” Konuştuğumuzda değil ama sayımız çıktığında çoktan kayıtlar başlamıştı. 70’li yıllardan beri aktif olan bu efsanevi progresif Anadolu halk müziği ustalarının, çağdaşları ve genç müzisyenlerle bir araya geleceği bu proje elbette heyecanlandırıyor, acaba yeni parçalar olacak mı yoksa klasikleri mi yeniden dinleyeceğiz, nasıl olacak, ne zaman elimizde olacak, peki ya turne de olacak mı?!… Bir süre daha progresif Anadolu halk müziğine son zamanlarda artan ilgiden bahsediyoruz. “Geçtiğimiz dönemde bu sandıklar çok açıldı, çok gizli hazineler çıktı. Şimdi geri adım atmanın doğru olduğunu düşünmüyorum. Asıl bundan sonra yeni bir türkü formu oluşturabiliriz, bunun arayışındayım” diyor.

TOLGA BESLENDİĞİ KAYNAKLARIN HEPSİNE KÖK SALIP, ORADAN YENİ BİR MÜZİK FORMU, BİR TÜRKÜ FORMU ÇIKARMAYI AMAÇLAYAN BİR ADA ADAM.

Yeni nesil için yapılan basma kalıp hiçbir eleştiri Tolga’ya yakışmıyor. Ne yerelde boğuluyor ne de kendi beslendiği kaynaklar arasından bir tercih yapıyor. Evrensel çağrıyı içinde duyumsayıp, evrensel olana yeni bir alternatif eklemeyi diliyor. Ve bu yolculukta tek başına değil. Öyle arkadaşlıkları var ki ortak çalışmalarının sonu gelmiyor.

“Ah biz asıl VeYasin ile Tuva Cumhuriyeti’ne gideceğiz, şaman ritüeline katılacağız.”
Nasıl???
“Yani aslında en son oraya varacağız. Bir belgesel çekimi için Anadolu’da ozanları ve saz ustalarını ziyaret ettiğimiz bir yolculuğumuz olacak. Oradan da Tuva’ya geçip, şamanlarla çalışacağız.”

Artık Tolga gırtlak vokalini çözdükten, şamanlarla ayin yaptıktan sonra neler olur hayal bile edemiyorum!? Açıkçası biraz temkinliyim, hali hazırda yerle göğün arasında akan müziği, sonrasında dinleyeni önüne katıp sürükleyip giden bir akıntıya dönüşebilir sanki… Eh artık bunun üstüne ne konuşalım bilemiyorum. Ben sorularımdan kopya çekmeye çalışırken, Tolga “Bu arada biz uzun çalarımızı basıyoruz, eylülde çıkacak” deyiveriyor.

İLK ISLANDMAN ALBÜMÜ GELİYOR!..
Beynimde şiddeti giderek artan bir yankı başlıyor, bir yandan da albümün hikayesini dinlemeye çalışıyorum. Efsanevi Dan prodüktör ve DJ Kenneth Bagger, plak şirketi Music for Dreams için yetenekler ararken Islandman’in Soundcloud’ına denk geliyor. Önce bir LP basıyorlar ‘Ağıt’, Bagger’ın “size artık bir uzun çalar vakti mi geldi?”, demesiyle Islandman stüdyoya geçip belirledikleri temalar üzerinde doğaçlama dakikalarca çalıyorlar. Bir sonraki adımda bunları bir albüme uygun, görece kısa parçalar haline getiriyorlar; bunu da bizi düşündüklerinden yapıyorlar bence, hani “bak şimdi sana Islandman’den bir parça çalacağım” diyebilelim. Bagger da “oldu bu iş” diyor ve işte 2017 sonbaharında Islandman’in ilk uzun çaları ‘Rest In Space’ bizlere merhaba diyor!

Tamam ben artık alacağımı aldım! Bundan sonra Tolga’nın ekleyeceği hiçbir şey artık beynimde yer etmeyecek. Böylelikle Tolga’nın yanından yaptığımız sohbetten mutlu ve aldığım haberlerden heyecanlanmış bir şekilde ayrılıyorum. Suratımda muzaffer bir edayla İzmir’e dönüyorum, güzel haberler taşımanın muhteşem keyfiyle bu satırları tamamlıyorum. Size de aşağıya Tolga’yı takip etmek için kullanabileceğiniz linkleri usulca bırakıyorum. 

  tolgabuyuk
  islandmanmusic
  islandman_

EZGİ CEREN KAYIRICI