Goethe-Institut ve German Films‘in beraber düzenledikleri Kino 2018: Alman Filmleri Türkiye’de başlıklı film gösterimleri İstanbul, Ankara ve Gaziantep’ten sonra İzmir’e geliyor. Kültür İçin Alan ve İzmir Fransız Kültür Merkezi işbirliğiyle gerçekleşecek Kino 2018 İzmir gösterimleri, Alman sinemasından yeni ve ödüllü örnekleri sinemaseverlerle buluşturacak. Gösterimler 12 – 17 Kasım tarihleri arasında Fransız Kültür Merkezi‘nde gerçekleşecek.
Kino 2018: Alman Filmleri Türkiye’de İzmir gösterimleri 12 Kasım Pazartesi günü saat 19.30’da Quiberon’da 3 Gün (3 Tage in Quiberon) ile başlıyor. Bu yıl Berlinale’de Altın Ayı için yarışan ve Alman Film Ödülleri’nde En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Kadın Oyuncu dahil 7 dalda zafere ulaşan “Quiberon’da 3 Gün” Emily Atef’in imzasını taşıyor.

Es war einmal Indianerland
İki yıl önce “Sadakat” isimli ödüllü kısa metraj filmiyle Kino seçkisinde yer alan İlker Çatak, bu yıl da ilk uzun metrajlı filmi Bir Zamanlar Kızılderili Ülkesinde (Es war einmal Indianerland) ile izleyicilerle buluşacak. Filmin müzikleri ise Alman DJ ve müzisyen Acid Pauli’ye ait. Filmin başrol oyuncularından Johanna Polley ve senarist Nils Mohl, filmin 15 ve 16 Kasım tarihlerindeki gösterimlerinden sonra izleyicilerle buluşacaklar.

Transit
Christian Petzold’ün Berlin’de Altın Ayı ödülü için yarışan yeni filmi Transit de Kino 2018 programında yer alıyor. Anna Seghers’in 1944 yılında yayımlanmış aynı adlı romanından uyarlanan film, II. Dünya Savaşı döneminde Alman işgali altındaki Fransa’da geçen hikâyeyi günümüze taşırken güncelliğini koruyan göç ve mültecilik konularına orijinal bir bakış sağlıyor.

Styx
Bu yıl Berlin Film Festivali’nde Panorama bölümünde gösterilen Wolfgang Fischer imzalı Styx ise mülteci sorununa odaklanan bir diğer Kino 2018 filmi.

In den Gängen
Yine bu yıl Berlinale’de Altın Ayı için yarışan Thomas Stuber’in yönettiği Muhtemel Aşk (In den Gängen) filmi günümüzde geçen bir aşk hikâyesini anlatıyor ve senaryoda Almanya’nın yeniden birleşmesi sonrasında yaşanan ekonomik değişimin ve kaybolan Doğu Almanya’nın izleri görülüyor.

Western
İlk gösterimi geçen yıl Cannes Film Festivali’nde gerçekleşen Valeska Grisebach imzalı Western, son dönemin bol ödüllü Alman yapımlarından. Western türünün ikonografisinden faydalanarak günümüz Avrupası üzerine çarpıcı tespitlerde bulunan film, bu yıl İstanbul Film Festivali’nin Uluslararası Yarışması’nda En İyi Film ödülünü kazanmıştı.

Shut Up and Play the Piano
Philipp Jedicke’nin yönettiği Çeneni Kapa ve Piyano Çal (Shut Up and Play the Piano) Kanadalı müzisyen Jason Charles Beck ya da bilinen sahne adıyla Chilly Gonzales’in hikâyesini anlatıyor. Belgeselde Peaches, Feist ve Jarvis Cocker gibi isimler de röportajlarıyla yer alıyorlar.

Sommerhäuser
Geçtiğimiz yıl Münih Film Festivali’nden En İyi Film ödülüyle dönen Yazlık (Sommerhäuser) Sonja Kröner’in ilk uzun metrajlı filmi. Film, 70’li yıllarda Batı Almanya’da orta sınıf bir ailenin bireylerinin yazlık evlerinde yaşadıkları psikolojik çözülmeyi ele alıyor.

Drei Zinnen
Alp Dağları’nda geçen Jan Zabeil imzalı Üç Tepe (Drei Zinnen), üç karakter arasında geçen gerilimli bir yolculuğu konu alıyor.
Tüm gösterimlerin ücretsiz olacağı Kino 2018 ile ilgili detaylı ve güncel bilgiler için www.kinotr.org adresini ziyaret edebilirsiniz.