İzmir’de yıllardır birçok organizasyona imza atan Apeiron Collective’le bir araya geldik ve 27 Temmuz’da Çeşme’de gerçekleştirecekleri Dimensions Festivali launch partisi öncesi kolektif üyeleri Can Çetin, Altay Ozankan ve Emre Can Bulut ile etkinlik detayları hakkında konuştuk ve İzmir’in alternatif müzik sahnesini değerlendirdik.

Sizi sadece İzmir’den değil, diğer şehirler ve hatta yurt dışından da takip eden sadık bir kitleniz olduğunu biliyoruz. İzmir’de Apeiron Collective’i henüz tanımayanlar için bize ne zaman ve nasıl kurulduğunuzu anlatabilir misiniz?

Emre Can Bulut: Apeiron’un fikir olarak ilk çıkış noktası sanırım 2013 yılının Aralık ayında gerçekleşti. O tarihe kadar benzer etkinlikler zaten yapıyorduk, buna artık kurumsal olarak devam etmeye karar verdik. 2014 Şubat’ta bu fikrimizin kapsamını şekillendirip medya kanallarını oluşturmaya başladık ve ilkbaharda ilk etkinliğimizi yaptık.

Can Çetin: Daha kurumsal olarak devam etme niyetinde olduğumuz için bu ilkbahar etkinliğinin öncesinde Apeiron sosyal medya hesaplarını oluşturup web üzerinden tanıtım yapmaya başladık.

ECB: Artık birbirinden bağımsız etkinlikler yapmaktan sıkılıp, yaptığımız şeyin bir adı olmasını istedik.

CÇ: Evet, belirli bir isim ile organizasyon yapmadığımız dönemlerde oluşturulan katılımcı ağı içerisindeki insanları, sonraki etkinliklere angaje etmekte sorunlar yaşıyorduk. Sürdürülebilir bir plan yürütebilmek için böyle bir yola girdik.

Neydi bu ilk etkinlik?

CÇ: Harcıalem, Garbage Truck Majesty ve Reaktör adında, yıllardır İzmir alternatif müzik camiası içerisinde yer alan insanlardan oluşan, üç yerli grubun konseriydi.

ECB: Sanırım etkinliğin adını ‘Punk Garage Çarpışması’ koymuştuk.

Bunun öncesinde ne gibi etkinlikler yapmıştınız?

ECB: Çoğunlukla punk müzik dinleyicilerine yönelik, birbirinden bağımsız konserler yaptık.

CÇ: İstanbullu Wargasm Kolektif’in ve çeşitli yerli grupların o dönemde İzmir’de konser organize edebilmelerine aracı olduk. Ayrıca, Dead Elvis gibi yabancı müzisyenlerin Türkiye turlarında İzmir’de sahne almaları için destek olduk.

İzmir dışı bağlantılar nasıl oluştu, gelişti?

CÇ: Uzun yıllardır sosyal çevremizde yer alan arkadaşlarımız ve seyahatler aracılığıyla tanıştığımız insanlarla oluştu. Örneğin, Türkiye’de 2000’li yılların başlarında aktif olan ‘Türk Punk Forum’ veya müzik alanındaki erken dönem sosyal ağ sitelerinden birisi olan ‘Myspace’ zamanlarında başlayan bir sosyal ilişkiler ağı var. Bu insanların birçoğu müzisyen ve kendin yap (D.I.Y) kültürüne aşina kişiler.

Altay Ozankan: Genel olarak bu bağlantıları şöyle düşünebilirsiniz; siz popüler olmayan bir tarzda müzik üreten amatör bir grupsunuz, farklı şehirlerde sahne almak istiyorsunuz ve oradaki benzer müzisyenlerle iletişime geçip arkadaş oluyorsunuz. Karşılıklı yardımlaşmayla her iki şehirde de konser verme şansınız oluyor. Ticari kaygısı olmayan müzik tarzlarında genellikle işler dayanışmayla gerçekleşiyor.

Apeiron Collective – Can Çetin & Altay Ozankan
Fotoğraf: Özgür Gördüren

Apeiron ekibini biraz tanıyabilir miyiz?

CÇ: Ekip başlangıçta biraz daha kalabalıktı, işlerinin yoğunluğu veya İzmir dışına taşınmaları nedeniyle zaman içerisinde mecburen uzaklaşan arkadaşlarımız oldu. Şu an etkinlik operasyonlarıyla aktif olarak uğraşan üç kişiyiz; ben, Emre Can ve Altay.

AO: Ben makina yüksek mühendisiyim. Türkiye’de ve uluslararası alanda faaliyet gösteren, sektörü içerisinde önde gelen bir ses ve akustik firmasında çalışıyorum. Genelde konser salonları, fuar ve kongre salonları gibi büyük ölçekli alanların akustik analizlerini ve teknik ses kurulumlarını yapıyoruz. Müzikal alanda ise “tremolokid” mahlasıyla DJ’lik yapıyorum. Genelde Afro, Jamaican Jazz, Ska, Reggae tarzları başta olmak üzere punk ve metal tarzlarındaki üretimleri takip ediyorum. Uzun yıllardır topladığım çok miktarda plaktan oluşan bir müzik arşivim var.

CÇ: Ben de endüstriyel tasarımcıyım. Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nde yüksek lisansımı tamamlamak üzereyim. Bunun dışında, freelance tasarım işlerinin yanı sıra Apeiron’un tasarım ve tanıtım işleri ile uğraşıyorum. Çeşitli telli enstrümanlar çalıyorum. Gençliğimde birkaç grupta gitarist ve vokal olarak yer aldım ama şu an aktif bir grubum yok. Çoğunlukla evde kendi kendime terapi olarak müzik yapıyorum. Yılda iki ya da üç defa keyifli geçeceğine inandığım etkinliklerde DJ set yapıyorum.

ECB: Ben de Ege Üniversitesi’nde kimya okuyorum. Yaklaşık on senedir kişisel olarak müzik üretiyorum. Geçen sene Aleksandir ile birlikte devam ettirdiğimiz plak şirketimiz Artesian Sounds’dan ilk EP’mi çıkardım. Bu sene Artesian için dördüncü yayın üzerinde çalışıyoruz. Biraz daha hızlanarak yılda iki belki de üç yayın temposuyla devam etmeyi düşünüyoruz. Artesian Sounds için İzmir ve Londra menşeili bir plak şirketi diyebiliriz. Dağıtıcımız Londra’da olduğu için plaklar oradan dağıtılıyor. Onun dışında, Emre Can Swim mahlasıyla DJ’lik yapıyorum ve müziği çok seviyorum.

AO: Aslında hepimizin takip ettiği belirli müzik tarzları var. Bu tarzlardan bazılarını ben ve Emre takip ederken Can beğenmeyebiliyor. Ya da bambaşka bir tarzı Emre ve Can beğenirken benim ilgimi çekmeyebiliyor. Aynı durum benim ve Can’ın dinlediği belirli müzikler için de geçerli.

CÇ: Evet, bazen Emre ve Altay bazı müzisyenleri konuşuyor, benim hiçbir fikrim olmuyor o konuda. Ya da tam tersi, ikiliden birisi benimle konuştuğunda diğer kişinin duymadığı bir müzisyen ya da şarkı olabiliyor. Çokça müzik dinliyoruz yıllardır, o yüzden zamanla takip ettiğimiz yelpaze iyice genişledi.

ECB: Hepimiz çok çeşitli müzikler dinliyoruz. Ama şunu söyleyebiliriz; üçümüz içerisinde farklı ikilileri düşünürsek yakından takip ettiğimiz 9-10 müzik tarzı var.

Apeiron Collective – Tremolokid & Emre Can Swim

Apeiron’la kolektif olarak hareket etme fikri ortaya çıktığında aranızda nasıl bir iş bölümü oluştu?

AO: Herkes neyi yapabilir, ne yapmak ister gibi biraz gönüllü bir iş bölümü oldu diyebiliriz.

CÇ: Kimin zamanı var ve o zaman aralığında neler yapabiliyor, buna göre değişiyor. Hala çok tanımlı bir şey yok. Genelde ses ve etkinlik günü sahne işleriyle Emre Can ve Altay uğraşıyor. Etkinliğin ön tanıtımı ve görsel konularıyla da ben uğraşıyorum. İhtiyaca göre bazı etkinliklerde arkadaşlarımız da afiş çizebiliyor. Booking konusunda yoğunluğumuza göre bir iş bölümü yapıyoruz. Elektronik müzik etkinliklerinde ise genellikle Emre iletişime geçiyor.

Çeşme’de 27 Temmuz 2019 tarihinde, Hırvatistan’da sekiz yıldır düzenlenen Dimensions Festivali’nin launch partisini düzenliyorsunuz. Önemli bir organizasyon,  biraz detaylarından bahseder misiniz?

ECB: Evet, Raw.Co ve Cove bileşenleriyle birlikte yapacağımız bir etkinlik. Festival Cove Aya Yorgi’de olacak. Davet ettiğimiz birkaç uluslararası sanatçı var. Öğlen 12’de başlayıp gece 3’e kadar tüm gün sürecek. Hırvatistan’daki asıl festival ise 28 Ağustos – 1 Eylül 2019 tarihleri arasında olacak.

CÇ: Festivalin dünyadaki en büyük launch partilerinden birisi olacak gibi görünüyor.

ECB: Evet, diğerleri küçük ölçekli oluyor çoğunlukla o yüzden böyle festival havasında geçecek yegane partilerden diyebiliriz. Deniz kenarında gün boyu aktiviteler ve konserler olacak. Yaklaşık 1500 civarında bir katılım bekliyoruz. İzmir ve Çeşme için önemli olacak çünkü genelde orada yapılan etkinliklerin müzikalite açısından biraz düşük olduğunu düşünüyorum. Her sene zaten Türkiye’ye gelen isimleri tekrar tekrar book’layıp servis ediyorlar. Yani genellikle nicelik peşinde koşan etkinlikler oluyor.

She Past Away, 2014
Fotoğraf: Rasim Aslan

Bugüne kadar birçok etkinlik gerçekleştirdiniz. Geriye baktığınızda sizin için akılda kalıcı olan, en iyi bulduğunuz organizasyon hangisi veya hangileriydi?

AO: Neydi sizce en iyi etkinlik? Benim aklımdan She Past Away geçiyor. Mekandaki ses sistemi kötüydü, önceki gece yağmur yağmış ve hoparlörlerin üzerine su gelmiş, sol taraftaki kabinlerden ses gelmiyordu ama her şeye rağmen iyi bir etkinlikti.

CÇ: Evet, ses mono olmasına rağmen seyirciler mutlu görünüyorlardı.

ECB: Mekan garipti… Her yerde şövalyeler falan, tam bir night club! Ne olursa olsun iyi bir etkinlikti o, çünkü katılım yüksekti. İnsanların çoğunluğu bizi bilmeden, özellikle grubu dinlemek için gelmişlerdi. Müzik dinlemek için oradaydılar.

CÇ: Bizim üçüncü etkinliğimizdi, 2014’ün sonbaharında olmuştu. Sevdiğimiz ve çok başarılı bulduğumuz bir gruptu, sonradan daha da büyüdüler ve ünlendiler. O akşam beklediğimizden daha fazla insan geldi. Sponsoru da vardı etkinliğin o yüzden masraflar düşüktü. Grup üyeleri çok keyifli insanlardı, müzik de güzeldi ve seyirciler çok eğlendiler. Kısacası iyi bir etkinlikti.

O halde sizin için başarılı bir etkinlik sadece maddi kazançla ölçülmüyor diyebiliriz?

ECB: Açıkçası etkinliklerin iyi ya da kötü geçmiş olmasını değerlendirirken maddi açıdan bakmıyoruz. Eğlenmek ve sahnenin gelişmesi için yapıyoruz sonuçta, maddi hiçbir beklentimiz zaten yok. Benim için aslında harcamaları kafa kafaya çıkan bir etkinlik gayet iyi geçmiş demektir. Bazı etkinlikler oldu, cebimizden çok para koymak zorunda kaldık. Öyle olunca zor oluyor tabii, hem etkinliğe o kadar koştur hem de üzerine cebinden para çıkar… Elbette müzisyenlere söz verdiğimiz paraları hep ödedik. Yoksa bugüne kadar devam edemezdik. Biz mekan, grup ve seyirci arasında bir köprü gibiyiz. Çok şey öğrendik bu süreçlerde. Mekanların kısıtlı olması ve kimi işletmecilerin çeşitli müzik tarzlarına ve dinleyicilerine yönelik önyargıları ciddi sorunlara yol açabiliyor. Yani pavyoncu kafasında olanlar veya direk paraya odaklı olanlarla çalışmak gerçekten zor oluyor.

CÇ: O şekilde düşünmeyenler de çok yüksek kira bedelleri yüzünden tam istedikleri kararları veremeyebiliyorlar. Düzgün mekan sahipleri de var ama Alsancak’ta çok ciddi kiralar ödemek zorundalar ve mecburen istemedikleri etkinlikleri de yapmaları gerekebiliyor.

Halloween, 2017
Fotoğraf: Buğra Erdem

Daha önce verdiğiniz röportajlarda da bahsettiğiniz kendinize ait bir mekan hayali var. O ne durumda?

CÇ: Hep var tabii o istek ama alan bulmak çok zor. Sahne kurulabilecek mekan bulmak çok zor, sahnesi olanların ise kiraları çok yüksek. Sonuç olarak bu istediğimiz bir şey, hala geçerli bir hayal. Bir de ne yaptığımızı bilerek yapmak istiyoruz. Bir yerde bir mekan açalım ve sonunda ne olursa olsun şeklinde değil de, planlayarak, yavaş yavaş ilerlemek istiyoruz.

ECB: Daha önceleri buna kalkışan, işin içine girip sonra plan program yapan ekipler oldu. Haliyle başarısız olundu. Böyle olsun istemeyiz.

Organizasyonlar esnasında ne gibi problemler yaşıyorsunuz?

ECB: Elimizde olmayan problemler ve aksaklıklar oluyor tabii. Mesela iyi örnek olarak verdiğimiz She Past Away konserinde tamamen öngörülemez bir durum oluştu. Bir gün önce hiçbir sorun yoktu ama gece aniden yağmur yağdı. Damı akıyormuş mekanın, o da ses sisteminin üzerine damlamış.

CÇ: İnsanlar sorun oluyor bazen. Yüksek alkol seviyeleri nedeniyle sıkıntı çıkaranlar oluyor, kavga vb. gergin durumların yaşanmasını istemiyoruz. Bu tip durumlar genellikle bizim davet ettiğimiz seyirciler tarafından değil, sokaktan geçerken içeride eğlenceli bir gece yaşandığını görüp girmek isteyen alakasız bir vatandaş yüzünden olabiliyor. Böyle insanları bilet parasını vermek isteseler de almıyorum içeri. Aslında, mekan, izleyici veya müzisyenler gibi her bir unsurdan kaynaklı sorunlar zaman zaman çıkabiliyor. Mesela arayıp rezervasyon yaptırdığımız halde not almayan bir resepsiyon görevlisi yüzünden neyse ki oldukça anlayışlı iki grubu evlerimizde misafir etmiştik.

ECB: Bira fıçılarını çalmıştı birileri bir defasında…

AO: Profesyonel isimler yanında sıklıkla amatör isimlerle de çalıştığımız için ekipmanı eksik gelen müzisyenler bizim için çok zorlayıcı olabiliyor. Öyle olunca her şeyi tamamlamak gerekiyor. Bunlar genellikle son dakika ortaya çıkan şeyler oluyor. Açıkçası bir gitariste, konsere gitarını getirecek misin, diye sormak haliyle bazen aklımıza gelmiyor.

ECB: Bu noktada konseri düzenleyen biz olduğumuz için konser günü gidip bir yerlerden ödünç ya da parayla ekipman bulmaya çalışıyoruz. Bulup getiriyoruz ama onlar da kimi zaman kırılıyor veya çalınıyor.

CÇ: Son konserde mesela bir zil bir de zil ayağı kayboldu. Yani her noktadan sorun çıkabiliyor.

The Raws, 2019
Fotoğraf: Özgür Gördüren

Peki, biraz bu son konserlerden bahsedelim. Dinozor Bar’da iki konser gerçekleşti. Hangi gruplar geldi, nasıl geçti? Bundan sonra ne tür konserler olacak?

CÇ: İki farklı konser yaptık. İlk konserde the Raws ve Project Youth sahne aldı. Ondan sonraki ise P.F.A adında bir Macar grup ile Glabrezu ve Skullbasher konseriydi. Bunlar geçtiğimiz Mayıs ve Haziran aylarında oldu. Sonbaharda da Dinozor’da ve Up Stage’te yine konserler olacak.

AO: Önümüzdeki dönemde yurt dışından gelen grupların sayısı artıyor. Sonbaharda, Danimarka’dan ve Rusya’dan dört sürpriz grubu misafir edeceğiz. Bunların yanında farklı yerli ve yabancı gruplar da İzmir’de sahne alacak.

Dimentions Festival International Series 2019 Cove Aya Yorgi, Çesme

Dimensions Festivali iş birliğinin gerçekleşme hikayesini kısaca anlatır mısınız?

ECB: Uzun süredir aslında Dimensions’ın peşindeydik ve Raw. ekibinden arkadaşlarımızla artık bu sene bunu gerçekleştirebileceğiz. Untitled. ekibi ile Outlook Festivali’nin launch partisini yapıyorduk, şu ana kadar iki defa gerçekleşti. Onda Apeiron dahil değildi, kişisel destekler vardı. Ama bu sefer, Dimensions’ın Hırvatistan’daki son senesinde bu partiyi yapabiliyoruz. Festivalin açılış konserleri her zaman efsanevi oluyor. Daha önce Kraftwerk, Grace Jones, Massive Attack oldu. Tony Allen olacak bu sene, Jeff Mills ile birlikte sahne alıyor, Anderson .Paak var mesela…

Orada olacak mısınız?

ECB: Evet, ben orada olmayı planlıyorum. Olacağım büyük ihtimalle. Bir de launch partisini düzenleyen ekipten DJ’lere festival kapsamında bir saatlik bir yer veriyorlar. Bir değişim oluyor; biz burada festivalin tanıtımını yapıyoruz, biletlerini satmalarını kolaylaştırıyoruz, onlar da karşılığında bizi oraya götürüyorlar ve sahne aldırıyorlar.

Peki, 27 Temmuz’da Cove Aya Yorgi’ye gelenleri neler bekliyor olacak?

CÇ: İyi müzik, dans, plaj, güneş, yiyecek, içecek, aktiviteler ve tabii Hırvatistan’daki festivale gitmek isteyenler için indirimli biletler…

Tekrar İzmir’e dönecek olursak, buradaki müzikal üretimi nasıl buluyorsunuz?

ECB: Belki gözümden kaçırdığım şeyler vardır ama insanlar üretimlerini genelde bireysel yapıyorlar. Tabii ki grup olarak üretenler de var ama bunları yayınlayabilecekleri çok kurum yok İzmir’de. Hiç yok hatta.

CÇ: Son birkaç ayda gerçekleşen iki yeni plak şirketi girişimi var ama üretim yapan çok insan yok. Umarım bu projelerin devamı olur. Fullmoon Records, Bambaşka grubunun “Kanka Naber?” adındaki ilk albümünü dijital olarak yayınladı. Bir de Asfalya Records, Molten Universe grubunun “Praise for the Loneliness” albümünü yayınladı. Bunlar dışında ise Scenes We Have Missed benim favorim. Gereken ilgiyi görmüyorlar diyeceğim ama bence şeytanın bacağını kırmalarına çok az kaldı. Ayrıca, aynı ışığı gördüğümüz Longaz İzmir’in takip edilmesi gereken Indie gruplarından birisi.

Üretim niye yok peki sizce?

ECB: Rekabet yok, sahne yok, dinleyecek platform yok…  İnsanlar müzik yapıyor ama evinde yapıyor, bunları sunabilecekleri düzgün bir alan yok. Müziği yaptıktan sonra onu insanlarla paylaşmak için heyecanlanamıyorlar çünkü dediğimiz gibi bunları sunabilecekleri mecra sayısı sıfıra yakın. Mekanların bu tarz destekler konusunda sürekli olmaması bir sorun. Cover çalmayan gruplara düzenli mekan verilmiyor.

CÇ: Birkaç tane cover grubu var, repertuvarlarındaki aynı 50-60 şarkıyı farklı günlerde farklı yerlerde çalıyorlar. Diğer birçok alanda olduğu gibi öngörülebilirlik, dinleyicilerin eğlence anlayışını da kuşatmış durumda.

ECB: Dinleyici de geçici çünkü buna bir kültür olarak bakmıyor. Cover gruplarını dinleyen insanlar, akşam çıksın içsin, bildiği şarkıları dinlesin ve evine dönsün. Bu tür grupların bu kadar iş yapmasının sebebi de dinleyici kitlesinin olaya gece hayatı ve tüketim gözüyle bakması. Müziğe sadece bir eğlence sektörü olarak bakılıyor. Son dönemde İstanbul’dan İzmir’e taşınan birkaç müzik insanı var. Bir tanesiyle geçenlerde tanıştım, Doğukan – OtherMan. O da yeni bir albüm yapmış. 9Volt Soundsystem var mesela, Yiğit. O da uzun süredir müziğini beğendiğim ve takip ettiğim, yayınlarını kendi yapan biri. Ayrıca, Solar Injected adında yeni bir proje var, çoğunlukla trip-hop ve saykodelik tınılar üzerine yoğunlaşıyor.

Emre Can, Artesian Sounds’da sadece kendi release’leriniz mi yayınlanıyor?

ECB: İlki Harrison BDP’nin kaydıydı. Kayıt yayınlandıktan sonra onunla beraber İzmir ve İstanbul’da bir label gecesi düzenledik. İkinci yayın bana, üçüncüsü ise Aleksandir’a aitti. Bundan sonra uzun bir süre kendimize ait bir şey yayınlamayı düşünmüyoruz. Farklı insanların işlerine yer vermek istiyoruz. Türkiye’den ya da büyük ihtimalle yurt dışından birileri olur diye düşünüyorum. A&R yapıyoruz kimlerin işlerini basabiliriz diye.

Cemiyette Pişiyorum, 2017
Fotoğraf: Hamdi Atay

İzmir’deki alternatif sahneye katkılarınız büyük. Bu anlamda ileriye dönük plan ve hedefleriniz neler?

ECB: Biraz kişisel ama bunu Apeiron’un bünyesinde de yapabiliriz; bireysel ya da grup olarak müzik üreticileriyle toplanıp, kim var kim yok, kaç kişiyiz bir görmek ve bu kritikleri aynı zamanda onlarla da yapabilmek adına bir forum düşünüyorum. Müzik yapmak isteyenlerden çok müzik üreticilerine yönelik bir şey olarak düşünüyorum bunu. Müzik yapmak isteyenlerin dinlemeleri için katılıma açık olabilir belki ama esasen onlara yönelik bir şey değil kesinlikle aklımdaki. Bu forum vesilesiyle bir araya gelen insanlarla üretilen ve dijital olarak yayınlanan bir toplama albüm çok iyi olabilir.

CÇ: Böyle bir projeyi hayata geçirmek için destek almak isteriz. Onun dışında bir mekan hayalimiz hala var, olur mu olmaz mı göreceğiz; bir plak şirketi hayalimiz hala var, basılı bir periyodik yayın hayalimiz hala var ama çevremizde yeterince çok insan yok bunlarla uğraşacak. Aslında bu tarz fikirlere açığız ya da birilerinin dahil olup bir şeyler yapmasına. İyi fikirleri olan ve dahil olmak, bir şeyler yapmak isteyen insanlar bizimle fikirleriyle ilgili iletişime geçerse memnun oluruz. Çünkü az kişiyiz ve hepimiz bu konuların dışında da yoğun insanlarız. Dolayısıyla, organizasyon dışındaki işlere çoğu zaman yetişemiyoruz. Bizim de birçok fikrimiz var; bunlarla ilgilenebilecek moderatör, yazar, editör, video ve montaj yapabilen insanlar bizimle iletişime geçebilirler. Darağaç’ta (Umurbey Mahallesi, Alsancak) küçük bir yer bulduk. Burası önümüzdeki dönemde işlerimizi daha sistemli devam ettirebileceğimiz bir ofis olacak. Daha kapalı ve küçük ölçekli organizasyonlarımızı da bu yeni alanda yapabileceğiz.

Yurt dışından birçok isim ağırlıyorsunuz. Peki, buradan dışarıya bir grubu götürüp konser yapmak gibi düşünceleriniz var mı?

CÇ: Öyle bir hayalimiz var evet, bunu zamanımız olduğu bir dönemde mutlaka yapmak istiyoruz. Örneğin, Scenes We Have Missed adında İzmirli bir melodic hardcore grubu var, müziğini çok beğeniyoruz ve üyelerini çok seviyoruz. Geçenlerde ikinci albümlerini yayınladılar. Şu ana kadar birkaç tane de tekli yayınladılar. Avrupa’daki dinleyicilerin severek dinleyeceği bir müzik yapıyorlar. Uzun vadede onlarla böyle bir tur yapma hayalimiz var. Seneye umuyoruz en azından 10-15 konserlik bir Avrupa turnesi gerçekleştirebiliriz.

Sona doğru yaklaşıyoruz. 27 Temmuz Cumartesi günü Dimensions’a gelecek insanlar için bir takım işe yarar bilgiler eklemek ister misiniz?

CÇ: Cove Aya Yorgi güzel, geniş bir tesis; gölge alan da mevcut, sahil de. Gündüz gelenler aktivitelerden ve plajdan faydalanabilecek.

ECB: Gelecek olanlar alana bireysel arabalarıyla ulaşabilirler. Aracı olmayanlar festivalin etkinlik sayfasına yazabilirler ve araç paylaşımı yapılabilir. Bahaneyle insanlar birbiriyle tanışır, kaynaşır. Gün içerisinde havaalanından direkt olarak festival alanına yönlendireceğimiz shuttle araçları da olacak.

Bitirmeden, takipçileriniz için ileriki dönemde yapılacak konserlere dair duyuruları tekrar alalım mı?

CÇ: Sonbaharda çeşitli konserlerimiz var. Bekleriz, buyurun gelin. Mesela 30 Eylül’de iki tane Danimarkalı black metal & hardcore grubu geliyor; Hexis ve Morild. Sonra iki Rus sludge & doom grubu var; Cone Forest ve Miroed. Bir Makedon grupla konuşuyoruz, yine bir İngiliz grupla iletişim içerisindeyiz. Onun dışında İstanbul’dan konuştuğumuz gruplar var. Ayrıca, Ofisboyz ve Rotting System gelecek. Yani aslında sonbahar için netleşmiş olan birçok konser var.

Bu yaz hangi albümleri dinleyelim, Apeiron neler öneriyor?

AO: Benim önerilerim, Alfa Mist – Structuralism ve Pelican – Nighttime Stories

ECB: Benim önerdiğim albüm ise Shame – Songs of Prays.

CÇ: Güncel olmasa da güzel bir reissue yapılması nedeniyle benim bu ara sıklıkla dinlediğim bir albüm var, Poison Idea – Feel the Darkness.

 

Kapak Görseli: Epic Fair, 2017 – Yaman Umut Bilir